Online Bird Store
the best shopping experience
 
"Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Nulla quis enim diam. Maecenas in turpis sem, ut sagittis odio. Vivamus interdum dui ut velit accumsan commodo."
Welcome to online bird store
image

This layout is a free website template provided by TemplateMo.com. You may download, edit and apply this website layout for your websites. Credit goes to Free Photos for photos used in this template.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Curabitur tempor consequat adipiscing. Nam metus felis, interdum vel mattis non, pellentesque quis tortor. Aenean quis tellus a ante accumsan accumsan placerat vitae nibh. Suspendisse feugiat sem gravida est rutrum interdum.

 
 
Parrot One
Parrot One

Vivamus vestibulum condimentum massa. Phasellus id purus.

Parrot Two
Parrot Three

Mauris ut ipsum et felis fringilla adipiscing vel quis nulla.

Parrot Three
free templates

Nullam ac purus a nisl adipiscing ultricies eget vel sapien.

Parrot Four
Parrot Four

Sed velit metus, iaculis non porttitor lobortis, mollis sed neque.

 
Latest News
Donec mattis rhoncus mi

Maecenas sodales pede eu massa. Fusce lacinia orci at nisi. Suspendisse at nisi nec diam pretium tincidunt. Ut vitae felis eu lectus ultrices varius.

 
Curabitur euismod scelerisque

Vivamus vestibulum condimentum massa. Phasellus id purus. Donec mattis egestas sem. Aliquam posuere. Sed pretium, neque hendrerit rhoncus accumsan, nibh tellus pharetra neque...

 
Lorem ipsum dolor sit amet

Duis nec viverra justo. Nam consequat mi ut nisl porta interdum. Etiam tempor, dui in tempus fringilla, risus mauris tempor justo, rhoncus feugiat lorem nunc id.

 
 
 

gs-media.tr.gg

CEVAD PREKAZİ


1957 yılında doğan Prekazi 1985-86 sezonunda Galatasaray'da forma giymeye başladı. Frikik ustası olan Prekazi, Tanju ve Mirsad ikilisine yaptığı asistlerle sayısız golü hazırladı ve bununla Galatasaray'ın unutulmazlar listesine adını yazdırdı. Galatasaray'ın lig şampiyonluklarında ve Avrupa kupası başarılarında büyük pay sahibi olan Arnavut asıllı oyuncu 1991 yılında Galatasaray'a veda etti. Bir süre Altay ve Bakırköyspor'da top oynadıktan sonra ülkesine geri döndü.


Ropörtaj

Denizli beni dinlese G.Saray Milan’la final oynardı''

Türk futbolunun doğum sancıları çektiği 1980’li yılların ortasında önce Jupp Derwall, ardından da Cevad Prekazi geldi ülkemize. Derwall, bir müddet sonra koltuğunu yardımcısı Mustafa Denizli’ye devretti. Prekazi ise 6 yıl boyunca Sarı-Kırmızılı formayı sırtından çıkarmadı. 6 sezonda tam 315 resmi maçta oynayan Prekazi, G.Saray tarihine en çok forma giyen oyuncu olarak geçti. 1991 yılında G.Saray’dan ayrıldı; ama hâlâ onun bu rekoru kırılamadı. 5-0’lık Neuchatel zaferinde de, Monaco ile oynanan çeyrek final serisinde de hep Prekazi’nin imzası vardı. Sıska ama usta sol ayağın Şampiyon Kulüpler Kupası çeyrek finalinde Monaco’ya 40 metreden attığı o inanılmaz frikik de hâlâ hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor.



Bir dönemin efsanesi şimdi kendini Belgrad’da futbolcu yetiştirmeye adamış. Sincelic Kulübü’nün futbol okulunda geleceğin yıldızlarını arayan Prekazi, onca emeğine rağmen kendisini 12 yıldır G.Saray camiasından hiç kimsenin aramamasına fena içerlemiş. Monaco ile oynanan rövanş maçında attığı golden sonra kendisini oyundan alan Mustafa Denizli ile aralarında o gün başlayan kırgınlık hâlâ devam ediyor. Üstelik Prekazi’nin G.Saray’dan ayrılmasında da Denizli’nin rolü büyükmüş. 12 yıldır ortalarda görünmeyen efsaneyi Belgrad’da bulmamız hiç de zor olmadı. Zira bütün taksi şoförleri onu tanıyor. Sincelic Kulübü’nde başlayıp Tuna ile Sava Nehri’nin buluşma noktasında biten yarım günlük röportajımızda, Prekazi, Neuchatel zaferinden Monaco’ya attığı gole, Alp Yalman’dan Mustafa Denizli’ye kadar bütün ayrıntıları anlattı.

Sizi G.Saray’a Simoviç mi getirmişti?

1985’in haziran ayında Simoviç beni aradı. Çünkü, kendisi bir sene önce G.Saray’a gelmişti. Biz Simoviç ile birbuçuk sene Split’te oynamıştık. Onlar Pesiç ile birlikte Türkiye’ye gitmişlerdi. G.Saray’ın o zamanki futbol sorumlusu Selçuk Uygun beni aradı ve anlaştık.

Türk futbolunu Derwall ve ben çıkışa geçirdim diyebilir misiniz?

Evet. Biraz öyle oldu. İlk büyük başarılar bizim dönemimizde geldi. İlk sezon Jupp Derwall’le birlikte namağlup ikinci olduk. Şampiyonluğu Beşiktaş’a kaptırmıştık. 1986-87 sezonunda Tanju, Uğur, Savaş geldi. O sene şampiyon olduk. Ertesi sezon da biz şampiyonluğa ulaştık. Derwall görevi bıraktı ve yardımcısı Denizli göreve devam etti.



5-0’lık Neuchatel maçı hâlâ akıllarda...

1988-89 sezonunda Şampiyon Kulüpler Kupası’nda ilk turda Rapid Wien’i eledik. Ardından o unutulmaz Neuchatel Xamax maçlarını oynadık. Sanki dün oynamış kadar iyi hatırlıyorum. Neuchatel’de benim Belgrad’dan arkadaşım Admir Simajiç oynuyordu. Maçtan önce bizim otele ziyarete geldi. Bir de Kovaçeviç vardı. Simajiç zor maç olacak dedi. Bense turu kolay geçeriz dedim.

Ama kolay geçemediniz...

Maç başladı. Çok basit bir gol yedik. Bitime 12 dakika filan vardı, sahaya PKK’lılar girdi. Oyun 20 dakika durdu ve hepimiz soğuduk. Ardından 10 dakikada 2 gol birden yedik. Sonra Simajiç tekrar otele geldi ve kendilerinin de çok şaşırdığını ve böyle bir galibiyet beklemediklerini söyledi. Maçtan sonra ben uçakta arkadaşlara, “Eğer bunları elemezsek biz futbolu bilmiyoruz.” dedim.



Güvenceniz neydi?

Ali Sami Yen’deki rövanştan önce bir gazeteye röportaj verdim. Hatta elimi de gösterip 5 atacağız dedim. O gazeteyi hâlâ saklıyorum. Arkadaşlarım benimle uzun süre dalga geçtiler. Zaten ben o zamanlar bizim futbolcuların güvensizliğine çok şaşırıyordum. Gittim Mustafa Denizli’nin yanına, “Ya hocam ben kimlerle oynuyorum. Bunlarla maç kazanamayız.” dedim. Ali Sami Yen’e neredeyse 50 bin kişi gelmiş. İnanın gollerin nasıl geldiğini hiç hatırlamıyorum. Yalnızca 4 tanesinin asistini ben yaptım, onu biliyorum.

Neuchatel maçı, Monaco zaferinin habercisi gibiydi sanki...

Evet, Neuchatel maçı bize büyük güven vermişti. Monaco’da sahaya ayaklarımız titremeden çıktık. Ancak Mustafa Denizli kendine hep daha fazla güvendiği için bizi açık oynattı. Bir kontratakta Uğur topu bana verdi. Soldan indim, bir orta kestim, Tanju uçtu ve inanılmaz bir gol attı.

Köln’deki rövanşta 40 metreden frikik golünüz gözümün önünde canlanıyor. Nasıl bir cesaretti o mesafeden vurmak?

Rövanşı Neuchatel maçındaki ceza sebebiyle Köln’de oynadık. Ama orada daha çok seyircimiz vardı. Orta sahanın biraz ilerisinde Muhammed’e faul yaptılar. Topun başına ben geçtim. Etrafıma baktım, yakınımda kimseyi göremedim. Ben de toptan 7-8 metre geriye açılmışım hiç farkında değilim. Hatta yedek kulübesinden bizim arkadaşlar, ne yapıyor bu diye konuşmuşlar. Monaco’nun kalecisi barajı kurdururken hakem işaretini verdi. Topa sol ayağımla gözümü kapatıp öyle bir vurdum ki ben bile giderken hayretler içinde kaldım. Çünkü, kariyerimde belki de 100’ün üzerinde frikik golüm var; ama hiç birisi böyle gitmedi. Top yerden bir metre kalktı ve 40 metre boyunca hiç yükseklik değiştirmedi. Kalecinin solundan ağlara gitti. O golü izledikçe hâlâ gözlerim doluyor.

This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 783x1153.


Mustafa Denizli, 10 sayfalık raporumu dikkate almadı

Ama sonra Denizli seni çıkarmıştı?

Denizli açık futbolu severdi. Bitime 20 dakika vardı. Monaco feci şekilde bastırıyor, biz ise hâlâ Tanju ve Uğur’la oynuyorduk. Mustafa hocaya döndüm, “Hoca değiştir şu forvetleri, bize defans lazım.” dedim. İki dakika sonra Metin hazırlandı oyuna girecek, tabela bir kalktı, 8 numara. Ben inanamadım. Çünkü, sahanın en iyisiyim. Ben çıktım, birkaç dakika sonra George Weah golü attı. Hele son 10 dakika bizim kaleyi Allah korudu.

Steau Bükreş ile oynadığınız yarı finalde neden hüsrana uğradınız?

Niye olacak, Denizli’nin yüzünden tabii. Benim en çok yandığım Steau Bükreş maçıdır. Bizim Mustafa hoca gitti, onların lig maçını izledi, geldi. Bize, “Bu iş tamam, kesin eleriz. Hücum oynayacağız.” dedi. Ben de Steau’nun maçlarını videodan izleyip 10 sayfalık rapor hazırladım. “Hoca, Bükreş’te Tanju oynamaz, Uğur ile çıkalım. Defansa adam koyalım.” dedim. Bana kulak vermedi. Üstelik Muhammed de oynamadı. Oynasa Hagi’yi tutardı.

Hagi o zaman takımın yıldızıydı...

Steau, Çavuşesku’nun takımıydı. Hagi de takımın patronu. İlk yarı 2-0 geri düştük. 2. yarının başında gol attık; ama hakem ofsayt diye saymadı. Halbuki alâkası yok. Belli ki hakemi bağlamışlar. İzmir’deki rövanşta da berabere kaldık ve elendik. Steau finalde gitti Milan’a 4-0 yenildi. Halbuki Denizli beni dinlese finali biz oynardık.

Aynı sezon bir de 3-0’dan 4-3 verdiğiniz bir F.Bahçe maçını hatırlıyorum.

O maçı ben de unutamam. Bizim için herşey Avrupa’ydı. İlk yarıyı Beşiktaş’ın 5 puan önünde bitirdik. Ama sonradan dağıldık. İşte o dönemlere denk geldi F.Bahçe maçı. Ali Sami Yen’de ilk yarı en az 10 pozisyon bulduk, sadece üçünü atabildik. 2. yarı başladı, Denizli yine bize hücum oynatıyor. Sanki tarihi fark yakalayacağız. Rıdvan korner çizgisine inip vurdu, gitti gol oldu. Az sonra da 3-2 oldu. Orada hepimiz nakavt olduk. Benim de hatam oldu. Veselinoviç tam bir şeytandı. Baktı ki bütün toplar benden çıkıyor, başıma dikti Taygun’u. Bana vurmaya başlayınca dayamadım. Taygun’a bir kafa attım ve yere düştük. Hakem Sadık Deda’ydı. Yardımcısı görmüş ve bana gelip, “Kusura bakma Cevad, yardımcı görmüş.” dedi ve kırmızıyı gösterdi. Sonra iki gol daha yedik ve 4-3 maçı kaybettik.


Kosecki bizi rezil etti

Avrupa’da yarı final oynadınız; ama ligde dağıldınız...

Evet, o dönemlerde bizim yöneticiler Polonyalı Kosecki’yi devre arasında bulup getirdiler. Biz süper giderken bütün oyunu Kosecki’ye bağladık. O da bizim oyunu resmen rezil etti. Zaten çok terbiyesiz biriydi ve takım içindeki arkadaşlığı da bozdu. Biz o sene onun ve Denizli’nin yüzünden şampiyonluğu kaçırdık.

Denizli’ye çok yükleniyorsun, G.Saray’dan ayrılmana da o mu sebep olmuştu?

O dönemde Alp Yalman ve yanındakiler kendilerini G.Saraylı saymasın. Ben sırf G.Saray’a değil, Türk futboluna hizmet ettim. Benim kalbim kırık. Onlar G.Saray’ı kendi malları zannediyorlardı. Mustafa Denizli de gönderilmeme onay verdi. Mustafa Denizli, G.Saray’da kalmak için yönetim ne derse onu yapıyordu. Resmen beni harcadı.

[IMG]http://img78.imageshack.us/img78/5267/gsaray7ai.jpg/IMG]

Sonra bir daha hiç görüşmediniz mi?

2000 yılında bir gece telefonum çaldı. Açtım, birisi bana, “Oğlum Cevad neredesin sen.” dedi. “Allah Allah!” dedim. “Ben Mustafa hocan” dedi. Hiç seslenmedim. Sonra, “Cevad ben F.Bahçe’nin antrenörü oldum. Başkanla birlikte bu hafta Belgrad’a gelip oyuncu bakacağız. Partizan’da oynayan Kezman ve İviç’i seyredeceğiz.” dedi.

Peki, karşıladınız mı onları?

Valla ben de şaşırdım; ama ben Prekazi değildim o anda. Geldiler, maça götürdüm, kulübe götürdüm. Oyuncularla tanıştırdım.

Barıştınız o zaman...

Ama içten bir barış değil. Ben sonra İstanbul’a gittim. Denizli’yle buluştuk, yemeğe gittik. Eskilerden konuştuk.

This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 1064x798.


G.Saray camiasıyla nasıl aranız?

Alp Yalman gitti, yerine Faruk Süren geldi. Süren’le çok iyi diyaloğumuz vardı. 97 veya 98 olabilir, Ali Sami Yen’de bir maça gittim. Süren beni görünce yanıma kadar geldi ve boynuma sarıldı. “Ben sana ne yapıldığını biliyorum. Ama sen gerçek G.Saraylısın.” dedi. O zaman tekrar camiayla buzlarımız eridi.



Jübile yapılmadığı için kırgın mısınız?

Ben G.Saray’dan ayrılalı 12 yıl oldu. Tarihte G.Saray’ın en uzun süre oynayan ve başarılı olan yabancı oyuncusu olarak Cevad Prekazi yazıyor. Sonra da Gheorghe Hagi. Beni bugüne kadar bir tane bile G.Saraylı yönetici arayıp da hatırımı sormadı. En azından bir jübile yapabilirlerdi. Ama yapmadılar.

G.Saray’dan sonra neler yaptınız?

Belgrad’da iki yıl amatör olarak futbol oynadıktan sonra antrenörlük kursunu bitirdim. 1. Lig takımlarından Zeleznik’i çalıştırdım ve oldukça da başarılı oldum. Ama bir gün başkan bana üç tane futbolcu getirip bunları oynatmamı söyledi. Ben de, “Hadi size iyi günler.” deyip işi bıraktım.



Türk futbolunu takip ediyor musun?

Ediyorum. Bana birkaç kulüpten antrenörlük teklifi de geldi. Türkiye Ligi’ni uydudan izliyorum.

Terim-Lucescu çekişmesini de izliyorsunuz yani.

Lucescu’ya G.Saray çok ayıp etti. Takımı şampiyon yaptığının ertesi günü kapıyı gösterdiler, yerine Terim’i getirdiler. Böyle bir rezillik olmaz. Aynı şeyi Beşiktaş da yaptı. Scala takımın başındayken Daum’u getirdiler. Terim, iyi neticeler aldı; ama tamamen psikolojik motivasyonla bunu başardı. Ama Lucescu futbol bilgisiyle ve taktikleriyle bir yerlere geldi. O yüzden Lucescu her zaman başarılı olur.


Bir şeyi çok merak ediyorum. Çok sıskaydınız. O şutlar o bacaklardan nasıl çıkıyordu?

Herkes bunu merak ediyor. Benim iki ağabeyim vardı. Onlar da futbolcuydu. Ben onlarla birlikte idman yapardım ve sürekli şut çalışırdım. Allah vergisi bir yetenektir bu. Roberto Carlos da topa çok iyi vuruyor; ama benim attığım frikikleri atamıyor.

SERKAN AKCAN / BELGRAD

26.11.2003

Resimleri
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol